Dezenformasyon Suçu
Dezenformasyon suçu veya kanundaki ifadesiyle yanıltıcı bilgi yayma suçu, yanlış bir bilgiyle halkın yanıltılmasıdır. İnternetin yaygınlaştığı 2010’lu yıllardan sonra bazı ülkeler yanlış bilgi yayımına karşı yasal düzenlemeler getirmiştir. Bu kapsamda Brezilya, Çin, Malezya gibi ülkeler dezenformasyonu suç kapsamına almıştır. 2022 yılında TCK’da yapılan değişlikle dezenformasyon yapmak suç kapsamına alınmış ve böylece Türkiye de dezenformasyonu suç sayan ülkeler arasına katılmıştır. Böylece internet üzerinden kullanılan ifadeler nedeniyle en sık açılan ceza davaları olan cumhurbaşkanına hakaret suçu ve internet yoluyla hakaret suçuna bundan sonra dezenformasyon suçunun da ekleneceğini öngörmek mümkündür.
Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Yayma
Dezenformasyon, yanlış bilgiyi yanlış olduğunu bildiği halde kasten yaymaktır. Ancak TCK 217/A maddesi, suçun oluşumu için yanlış bilgiyi yayanın yaydığı bilginin yanlış olduğunu bilme şartı aramadığı için bir bilgiyi yanlış olduğunu bilmeden ve doğru olduğuna inanarak paylaşanlar da suç işlemiş sayılmaktadır. Bir ceza kanunda kasten işlenen bir suçun tanımı yapılırken suçun manevi unsuru olan suç kastına yer verilir. Örneğin sahte para veya belgede sahtecilik suçunun oluşumu için failin parayı veya belgeyi bunların sahte olduğunu bilerek kullanması gerekir. Ancak TCK 217/A maddesindeki dezenformasyon suçunun metninde suçun manevi unsuru yazılmamış, sadece suçun maddi unsuru yazılmıştır. Bir başka deyişle dezenformasyon suçunun oluşumu için kişinin paylaştığı bilginin yanlış olduğunu bilmesi yani yanlış bilgi yayma kastı, suçun oluşumu için gerekli tutulmamıştır. Böylece kişiler yanlış olduğunu bilmedikleri yani doğru olduğuna inandıkları yanlış bilgileri paylaştığında dahi dezenformasyon suçu oluşmaktadır.
Dezenformasyon Erişim Engelleme Durdurulabilir
Söz konusu kanun maddesinin bu haliyle esasen internet ve sosyal medya üzerinden yayılan yanlış ve yanıltıcı bilgileri engellemeyi hedeflediği anlaşılmaktadır. Nitekim günümüzde bir bilgi en hızlı internet üzerinden yayılmaktadır ve gerçekten bazen internette yanlış bilgilerin hızla yayıldığı görülmektedir. Ancak yanlış bilgi yayımını engellemek için dezenformasyon şeklinde yeni bir suç ihdas etmek yerine 5651 Sayılı Yasa’da değişiklik yapılarak yanıltıcı bilgininin yayından çıkartılması veya içerik sağlayıcıya düzeltme ve cevap yayınlama zorunluluğu getirilerek dezenformasyonla mücadele edilmesi gayet mümkündür. Bu bakımdan ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı olan yanıltıcı bilgi yayma suçunun tümden ilga edilmesi gerekmektedir. Eğer dezenformasyon suçu kanundan çıkartılmayacaksa da en azından madde metni değiştirilerek suçun manevi unsuru yani kasıt unsuru madde metnine eklenmeli ve suçun oluşumu için yanlış bilgi paylaşımı yapan paylaştığı bilginin yanlış olduğunu bilmesi şartı aranmalıdır.
Hatalı Kanun Yazımı
Halkı yanıltıcı bilgiyi yayma suçunun düzenlendiği TCK 217/A maddesi hukuk tekniği bakımından çok kötü yazılmıştır. Yukarıda açıklandığı gibi, kanunu yazanlar, suçun oluşması için yanlış bilgiyi yayan kişinin yaydığı bilginin yanlış olduğunu bilmesi şartını dahi aramamıştır. Yani paylaştığı bilginin dezenformasyon olduğunu bilmeyen kişiler bile dezenformasyon suçu işlemiş olmaktadır. Madde metni bu haliyle yaydığı bilginin doğru olduğuna samimi şekilde inanarak paylaşan kişinin eylemini bile suç saymaktadır. Bu hatalı kanun maddesi bu haliyle yürürlükte kaldığı sürece vatandaşların ifade özgürlüğü kısıtlanacaktır. 2005 yılında beri yürürlükte olan TCK 218 maddesi ise “haber verme sınırlarını aşmayan ve eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz” demektir. Ancak bu madde de yine hukuk tekniğine aykırı şekilde yazılmıştır. VEYA bağlacı yerine hatalı şekilde VE bağlacı kullanılmış ve dolayısıyla bir bilgi paylaşımının hem haber verme sınırlarını aşmaması hem de eleştiri amacıyla yapılması gerekiyor manası çıkmaktadır. Dolayısıyla TCK’nın hem 217/A hem 218. maddesi gözden geçirilmelidir.